29 Ocak 2014 Çarşamba

BAHAR



Canlandı engin topraklar.
Uyandı uykudan tabiat,
Yeşerdi solgun yapraklar.

Dallarda ötüyor bülbüller,
Kuzular örtmüş ovaları,
Bayırlarda açıyor güller.

Uçan eğlenen kelebekler,
Onlara durak olan, narin,
Çeşitli, rengarenk çiçekler

Arılar konuyor gülden güle,
Midesine bal doldurarak,
Uçup gidiyor güle güle.

Rüzgar peridir esasında,
O sırma saçlarını tarar,
Ağaç dalları arasında.

Çağlayan suların hoş sesi,
Coşturan o ahenkli nağmeler,
Bu mevsimindir musikisi.

Her tarafa hakim, hayattır!
Bu bir kavuşmanın alemde
Uyandırdığı hissiyattır.

Matem ve keder, yok neş'e var!
Yeis denen o şey ölmüştür,
Sevinelim hep, geldi bahar!

28 Ocak 2014 Salı

SAİM EREN



Bu kitabı; bana şiir okuyup yazmak zevkini aşılayan aziz ve değerli hocam Saim Eren'e ithaf ederim.
ROBERT SEZER


SAİM EREN  "Akrostiş"

Ses mi veriyor sevgi dolu kalbimin ihtizazı?
Aşık olup ta elini mi almış konuşan sazı?
İlhamını kim vermiş, kimden almış bu hoş besteyi  çalmış?
Meçhullere, bana sormadan hülyalara mı dalmış?

Es bir yel gibi suallerime cevap ver ey gönül
Ruhumu alevlendiren kim, kim bu bana meçhul gül?
Erdim sırrına, bu sevginde bahtiyarsın bahtiyar,
Nasıl sevilmez o; fikri, gönlü, zevki genç ihtiyar?




BALKAN TOPRAKLARI

Ey, nankör, kahpe Balkan toprakları!
Çınarımın solup kopmuş yaprakları!
O kıt'a kartalının aslanının parmakları,
Üç kıt'a kartalının kanat tüyleri!

Bende bir zamanlar buralardan geçtim.
Tuna'nın suyundan kana kana içtim.
Avrupa'dan seni kendime parça seçtim,
Kanımla suladım sendeki köyleri!

Sana göz koyana gayz ile gerildim,
O letafetine mest olup serildim.
Tabii manzaralarına esirdim,
Rüzgarında ceddimin sesini duydum!

Aşkın ilk tadını kızlarında tattım,
Güneşinle aydınlandı gölge bahtım.
Ağaçlarının altında geceler yattım,
Bülbüllerinin cıvıltısıyla doydum.

Ey, nankör, kahpe Balkan toprakları,
Çınarımın solup kopmuş yaprakları!

23 Ocak 2014 Perşembe

Gönül Çağlayanı





GÖNÜL ÇAĞLAYANI


Gönlüm şelaledir, zaman zaman çağlar,
Bazen neş'eden bazan da yes'ten ağlar.
Suları ruhumun döktüğü yaşlardır.
Şiirlerimse sürüklenen taşlardır.

Şu biriken taş yığını arasında,
Geçmiş çağlayışların hatırasında,
Bilmem okunmaya değerliler var mı?
Yoksa onlar bir kitabe-i mezar mı?

Robert Sezer





















663 okul no. lu 1956 Musevi Lisesi mezunu, öğretmeni, 1953’den beri söylenen Musevi Lisesi marşının söz yazarı ve BÖML Mezunları Derneği başkanlarından Robert Sezer 8 Eylül 1936’da İstanbul’da dünyaya geldi.

Çok genç yaşta edebiyata merak sardı. 1954’te 18 yaşında iken ‘Gönül Çağlayanı’ adlı bir şiir kitabı yayınladı. İstanbul Radyosu’na sahneye konması talebiyle bir roman yazdı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne girdi.

La Vera Luz gazetesinin Türkçe kısmının editörlüğünü yürüttü. Gençlerimizin, zamanı gelince, cemaat yönetiminde söz sahibi olabilmeleri için, eğitilmelerini savunan, aralarında, Naim Güleryüz, Ferit Alsaid’in yer aldığı gruba katıldı.

Bir süre Ortaköy Musevi İlk Okulu’nda İbranice ve matematik dersleri hocalığı yaptı.

Cemaat çoğunluğunun artık Sefarad İspanyolu (Yahudi İspanyolcasını) bilmediğini ve dolayısı ile cemaat basınını da izleyemediğini görerek Davit Eskinazi, Naim Güleryüz, Ferit Alsaid, İsak Kohen,Yaakov Kohen, Moşe Hahamoğlu’nun katkılarıyla 06 Mart 1957’de tamamen Türkçe ‘Haftanın Sesi’ gazetesini yayınlamaya başladılar. Mali imkânsızlıklardan dolayı 31.Aralık.1957’te gazete yayınına son verme zorunda kaldılar.

Fakülteden mezun olana kadar iş hayatını babası ve kardeşi ile sürdüren Robert Sezer hiçbir zaman cemaat yaşamından kopmadı. Bir süre İsrail Konsolosluğu’nda çalıştı.

Vatani görevini yedek subay teğmen olarak tamamladı. Nisan 1998’de cemaate hizmet babında Matan Baseter başkanlığını deruhte etti. Ondan evvel Neve Şalom Vakıf Okul Komisyonu görevinde iken, karakterine uygun cesurane ve çarpıcı bir meseleyi çocuklarımızın aşağılık duygusuna kapılmalarını önleyen ikinci bir ilke imza attı.

Şöyle ki; cemaat okullarımızda ihtiyaçlı aile çocuklarına bil-â bedel öğle yemeği veriliyordu. Bu sistemi kökünden kaldırmak için olağanüstü bir mücadele verdi ve okulumuzda öğrencilerin tümüne yemek verilmesi yöntemini tatbik ettirdi.

2 Ekim 2011 de Ulus Mezarlığı’nda ailesinin ve sevenlerinin hazır bulunduğu cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlandı.

Marşı besteleyen Musa Albukrek 2011’de UOML Amram Oditoryumun’da yapılan bir anma töreninde yaptığı konuşmasında: “Yıl 1953, Robert ve ben 16-17 yaşlarındaydık. Birlikte dinlediğimiz bir başka okulun marşından çok etkilenmiştik. Ben hemen marşın müziğini yazdım ve Robert’den de sözlerini yazmasını istedim. İşin doğrusu sözlere göre beste yazılmasıdır. Ben dayanamamış bestelemiştim. O’da şair kişiliğiyle her notaya uygun mükemmel sözler yazdı. İlk söylediğimizde öğrenciler çok beğendi.58 yıldır halen söyleniyor olmasından büyük gurur duyuyor, onu özlem ve şerefle anıyorum” diye anlattı.