AŞIĞA
Karşıdan
geçmekte sazı elde âşık.
Kalbi
tahassürle* dolu bağrı açık.
Gurbet
elde yürüyor, yurdundan uzak.
Gönlünün
yaşıyla ıslanıyor toprak.
Bedeni
zayıf, boy uzun, benzi sarı.
Titrek
bir sesle söylüyor mısraları.
Saz,
kalbine tercüman olmuş ağlıyor,
Sesle,
bibahtlar ummanında çağlıyor.
Uzaklaşmakta
meçhul derdin kurbanı,
Sessizce
geçmiş bir aşkın kahramanı.
Bir tepe
arkasına gizlendi gitti...
Ağır
ağır silindi o silüeti,
Sanki,
önümden geçmiş bir hayaletti.
Bilmeyip
yalnız duyduğum aşkı gibi…
*tahasüsr = özlem
AKROSTİŞ
Latif
bir manzara ettirir tecessüm,
Elem
dağıtan yüzündeki tebessüm.
Mavi
sularıyla nehrin o âhenkli akışının,
Akşamı
-bahar yelinin yaprak hışırdayışının,
Nefis
hülyavi tablosunu yaratmağa muktedir,
Öten
kuşlar gibi yürüyüşündür bir âlemi sihir.
Zevkli
tabiatım nadide şaheseri gözlerin,
Kasırgalar
koparıp yerini tutuyor sözlerin.
Ahter*
dolu firuze arşıdırlar çölde gecenin.
Nur
saçan ferleriyle bu iki kor parelerin.
Garam
için yaratılmış kadınlar bahçesinin.
İhtişam-ı tenasüp
menkıbelerinden biri.
Lahuti* varlık olan sensin, ey nadide huri!
*ahter = şans
*lahuti = ilahi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder