Ben bir
Sümerliydim; tapardım Tanrı diye semalara,
Kuşlara
vatan, yıldızlara mekan bu engin yerlere.
Acıkınca
varlığımı bırakırdım kendimi oralara,
Doyunca aç
ruhumu veda ederdim bu zengin yerlere.
Bir tatlı
yaz gecesi sakin oldum bir vahaya çölde,
Uykuya
dalmışken bir su hışırtısı işittim gölde.
Uyanıp
doğruldum, sanki büyülenmiştim öyle kaldım.
Karşımdaki
çıplak; bir melek mi, kadın mı anlamadım.
Yalnız,
heykel kadar düzgün, mevzun bir dişi benlik gördüm
Bakışlarımla,
bu tabloyu kalbimin üstüne ördüm.
Örterken
onu ay ışığında palmiyenin gölgesi,
Işıldıyordu
ben, sihirliyen iki kor paresi.
Sordum
kendime: hangisine tapayım, batıl sözlere mi?
Yoksa arşı
sinesinde toplamış o mavi gözlere mi?
SÜRAHİ
Karşımda
bir servetle dolu sürahi,
Etrafında
birkaç kuru bardak, tehi*.
Ey sessiz
su, konuş ey kudreti-hafi*.
Senin
yokluğunu kim eder telafi?!.
*gizli
*boş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder